Güzel Konuşmanın Önemi – Diksiyon Eğitimi
Sosyal bir varlık olan insan, küçük veya büyük ama mutlaka bir topluluk karşısında konuşma gereksinimi duyar. Bugün içinde yaşanılan toplum düzeninde her insana konuşma hakkı verilmektedir. Bu sebeple güzel konuşma çalışmaları toplum içinde yaşayan her birey için faydalıdır. Ayrıca günümüzde artan eğitim olanakları sayesinde insanlar eğitim alma fırsatına daha çok sahip olmakta, bu eğitimler sonucu kazandıkları bilgileri toplumla paylaşma ihtiyacı duymaktadırlar. Bu paylaşım için düzenlenen çalıştay, konferans, bilgi şöleni (sempozyum) gibi bilim faaliyetleri de güzel konuşma becerisini gerektirir. Topluluk karşısında konuşan bazı insanlar yerel ağız kullanmamaya yahut konuşmalarında yabancı kelimelerden arınmaya gayret etmezler.
Türkçeyi doğru ve güzel konuşma çabasına girmezler. Güzel konuşmanın önemine dikkat etmezler. Güzel konuşmak için çaba sarf etmedikleri için başarısızlığa uğrarlar ama yine de güzel konuşmanın önemini idrak edemezler. Öyle ki güzel konuşmaya çalışmayı gereksiz bulurlar. Bugüne kadar böyle gelmiş, bugünden sonra da böyle gider düşüncesiyle güzel konuşmada örnek olması gereken öğretmenler, özellikle de Türkçe öğretmenleri, güzel konuşmaya çalışmaya veya güzel konuşma dersi almaya ihtiyaç duymamaktadır.
Güzel Konuşmanın Önemi
Güzel konuşma (diksiyon) dersi almadan güzel konuşma becerisine sahip insanları örnek göstererek dersin gereksizliği üzerinde durmaktadırlar. Oysa bu kişiler, ancak ve ancak güzel konuşma dersi aldıklarında yaptıkları bariz ve basit hataları görürler. Bu türlü öğretmenler okudukları bir metnin, anlattıkları bir konunun anlamını öğrenciye ifade edemez, öğrencinin konu üzerinde dikkat toplamasını sağlayamazlar. Bunu konu hakkında bilgisiz oldukları için değil anlatılmak istenen düşünceyi kötü konuşmalarıyla anlaşılmaz hale getirdikleri için yaparlar. Aslında bahsedilen bu durum, yalnızca Türkçe öğretmenleri için değil; bütün eğitimciler, ebeveynler, politikacılar, sanatçılar, yüksek mevki sahipleri, esnaf yani halkın her kesimi için geçerlidir.
Siyasi liderlerin bir kısmı hitap ettikleri kitleye sadece yüksek sesle hitap ettiklerinde onları ikna ettiklerini ve iyi konuşma yaptıklarını düşünmektedirler. Oysa güzel konuşmak ve iyi anlatmak yüksek perdeden konuşmak demek değildir. İnsanların işitme güçlüğü çektiğini düşünür gibi konuşmak güzel konuşmak anlamına gelmez. Televizyonun olmadığı dönemlerde insanlar hoşça vakit geçirebilmek için evlerde, kahvehanelerde, köy odalarında vs. toplanırlardı. Gelenek gereği her gece bir kitabın bir bölümü sesli olarak okunurdu. Bugün de çocuklara okuma alışkanlığı kazandırabilmek için ebeveynlerin sesli kitap okuması önerilmektedir. İşte bu önerinin sağlıklı bir şekilde hayata geçirilebilmesi de güzel konuşma (diksiyon) ile mümkündür. Bu şekilde bireyler hem Türk dilinin özeliklerine ve güzelliklerine sahip olurlar hem de okunulan kitaplarda şiirler, hikâyeler, romanlar vb. ile tanışırlar.
Bu tür okumalar daha geniş topluluklara dahi uygulanabilir ve bahsedilen faydaları daha geniş topluluklarda görmek mümkün olabilir. Okul öncesinden ilköğretime, ortaöğretimden yükseköğretime hatta örgün eğitime dâhil olmayan halka dahi bu tür okumalar yapılarak hem okuma alışkanlığı kazandırılır hem de dilin doğru ve güzel kullanımı örnekler üzerinde paylaşılarak güzel konuşan bir topluma ulaşılabilir. Bunun için çok büyük imkânlara sahip olmaya da gerek yoktur.
Dinlemek ve Anlamak !
Dinleyenlerin, okuyucuyu ya da anlatıcıyı görebildikleri ve rahatça oturabilecekleri bir yer yeterli olacaktır. Okuma sırasında eserde geçen kahramanların özelliklerine göre ses tonu ayarlanır. Bu da yine güzel konuşma becerisine sahip olmaya bağlıdır. Eğer güzel konuşma becerisine sahip olunursa, okunulan roman, hikâye yahut tiyatro eseri dinleyenler için canlandırılmış havası verecektir. Aksi halde tekdüze ve niteliksiz okunan metinler, dinleyiciyi sıkacak ve metinden tat alınmasını engelleyecektir. Bir eserin zihinde canlandırılması ile tiyatro veya sinemaya aktarılması arasındaki farkı, okuduğu bir eserin canlandırıldığı gören her okur fark eder. Sinema ve tiyatronun imkânları insanın hayal gücüyle karşılaştırıldığında çok daha sınırlı kalmaktadır. Çünkü hayal gücünün sınırları yoktur. Maddi imkânsızlıklar söz konusu değildir. Okunulan eserde yaşanılan yer, kişiler, zaman, çevre, konusunda herhangi bir sınırlama olmadığı için kişi okunan metinden çok daha fazla zevk alır. Bu sebeple yüksek sesle toplum karşısında yapılan okumalardaki romanlar, tiyatrolar, hikâyeler hatta şiirler nitelikli okunduğunda dinleyiciye çok daha fazla zevk verecektir.
Ayrıca bu yazıyı okuyan okuyucularımız için ücretsiz yayınladığımız Konuşma Sanatı Kitabı veya Diksiyon Eğitim Kitabı Pdf eserimize kitaplar kategorimiz den ulaşabilirsiniz. Diksiyon eğitimi kitabımız e-kitap olup PDF formatındadır.
Bireysel ve Kurumsal diksiyon eğitimi detayları için Diksiyon Eğitimi programımızı inceleyebilir veya İletişim kısmından bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Bize verdiğiniz diksiyon eğitimin de de demiştiniz fatih hocam bunları. Ellerinize sağlık.